
Geçen gün bir kafede oturup bana o an inanılmaz leziz gelen bir hamur işini yerken ve büyük bir keyifle kahvemi yudumlarken içimi yoğun bir hayranlık ya da huşu hissi kapladı. Huşu, İngilizce’deki “awe” kelimesinin çevirisi. Yalan olmasın, ben bu duyguyu 6 sene önce aldığım pozitif psikoloji dersinde öğrenene kadar bu duyguyu deneyimleyip deneyimlemediğime emin bile değilim. O yüzden bu kız ne diyor, bu nasıl bir duygu ola ki diye şaşırmayın. İstiyorum ki birlikte bu duygunun ne olduğuna bakalım ve günlük hayatta bu duyguyu nasıl daha fazla deneyimleyebileceğimizi öğrenelim.
Huşu Duygusu Nedir?
Huşu, insanın kendisinden daha büyük, etkileyici veya yüce bir şeyle karşılaştığında hissettiği hayranlık ve saygı karışımı derin bir duyguya deniyor. Tarifi zor, karmaşık ve mistik bir duygu. Bize dikkatimizi kendimizden uzaklaştırdığımız, bireyselliğimizden çok daha büyük bir şeyin parçasıymış gibi hissettiğimiz bir deneyim sunuyor. Tıpkı benim o hamur işinden aldığım her ısırıkta büyülenmiş hissetmem; onu yapan kişinin ustalığı, onun içindeki malzemelerin lezzeti ve bütünlüğü karşısında hayranlık duymam gibi.
Psikoloji profesörü Dacher Keltner, huşu duygusunun “algılanan büyüklük/uçsuz bucaksızlık” ve “bir yere oturtma ihtiyacı” kavramları ile açıklanabildiğini öne sürüyor. Beklentilerimizin üzerindeki büyüklükte bir şeyle karşılaştığımızda onu zihnimizde bir yere oturtma ihtiyacı duyuyoruz. Adeta “Vay be, böyle bir şey de varmış!” diyip zihnimizi onu da içine alabilecek şekilde yeniden yapılandırıyoruz.
Hep olumlu bir şeymiş gibi bahsettik ama huşu deneyimleri insana keyif verebileceği gibi korkutucu da gelebiliyor. Hatta bazen aynı anda hem keyif alırken hem de ürpermemize neden olabiliyor. Hitler gibi karizmatik bir lider veya hortum gibi aşırı yıkıcı bir doğa olayı gördüğümüzde içimizde tehdit temelli huşu duygusu uyanabiliyor. Bu da keyif vermekten çok ürkütücü oluyor. Bir melek, hayalet ya da UFO gibi doğaüstü bir durumla karşılaştığımızda hissettiğimiz huşu duygusu da duruma bağlı olarak dehşet verici olabiliyor.
Güzelliğinden gözlerimizi alamadığımız bir kişi, Büyük Kanyon gibi bir doğal güzellik veya bir sanat eseri gördüğümüzde içimizde genellikle güzellik temelli huşu duygusu uyanıyor. Yetenekli bir müzisyeni dinlemek veya olimpiyat rekoru kıran bir sporcuyu izlemek yeteneğe dayalı huşu duygumuzu tetikliyor. Son olarak Atatürk gibi erdemli ve güçlü bir karaktere sahip insanın hayatını okumak ya da onun hakkında bir belgesel izlemek içimizde erdem temelli huşu duygusu uyandırabiliyor.
Peki bu duyguyu nasıl deneyimliyoruz? Bazılarımız bu duyguyu hissetmeye daha eğilimli mi oluyor? Ve bence en önemlisi huşu duygusunun üzerimizde nasıl etkileri bulunuyor?
Huşu Duygusunu Nasıl Deneyimleriz?
Yapılan araştırmalar, huşu duygusu uyandıran birçok farklı durum olabildiğini gösteriyor. Aslında normalimiz haline gelmiş şeylerin dışına çıkan herhangi bir uyaran, kendimizden daha büyük bir şeyin parçasıymış gibi hissetmemize yol açarak derin bir enginlik algısına yol açabiliyor.
Huşu Duygusu Uyandıran Durumlar
Doğa, müzik ve sanat gibi duyularımıza zengin bir bilgi kompleksi sunan uyarıcıların huşu duygusu uyandırdığı görülüyor (Shiota et al., 2007). Zengin bir bilgi kompleksiyle karşı karşıya kalınca içimizde bir uçsuz bucaksızlık hissi uyanıyor.
- Doğa ile Etkileşim: Doğada yürüyüş yaparken rüzgarın tenimize değişinde, gözümüze çarpan bir detayda, burnumuza gelen bir kokuda; gün doğumunu ya da batımını izlerken huşu duygusunu yakalayabiliyoruz. Bu, doğanın içindeyken ve doğayı izlerken karşılaştığımız derin bir güzellik duygusundan kaynaklanıyor. İnsanlara derin bir güzellik duygusunu en son ne zaman hissettikleri sorulduğunda verilen cevaplar çoğunlukla doğayla ilgili oluyor. Bunlar daha olumlu huşu deneyimleriyken insanın içine korku salan bir yanardağ patlaması veya kasırga videosu izlemenin de insanlarda olumsuz bir huşu duygusu uyandırdığı görülüyor (Piff et al., 2015).
- Sanat ve Müzik: Etkileyici bir konser dinlemenin tüylerimizi ürperttiği o anda ya da bir sanat galerisi gezerken “Bir insan bunu nasıl yapmış olabilir ya?” diye saygıyla hayret ettiğimiz o anda huşu duygusu hissedebiliyoruz.
- Manevi Pratikler: Birçoğumuz için din, maneviyatın tek kaynağıyken bazılarımız içinse dinle ilgili olmayan aktiviteler de manevi deneyimleri oluşturabiliyor. Hayatında maneviyata yer vermeyi tercih edenlerimiz kendimizden daha büyük bir güce sahip olduğunu düşündüğümüz ve saygı duyduğumuz yüce bir tanrı, bir ruh, evrensel bir bilinç ya da başka bir varlık karşısında huşu duygusunu hissedebiliyoruz. Bu hissiyatı genellikle bizi o varlığa yakınlaştırdığını hissettiğimiz pratiklerde yakalayabiliyoruz. Örneğin; meditasyon ve yoga yaparken, bilimsel bir deneye tanıklık ederken, bir doğa olayına şahitlik ederken, dua ederken, dini etkinlikler sırasında ya da ibadet ederken karşımızda kutsal bir varlığın olduğunu hissederek huşu duygusuna kapılabiliyoruz.
Kimler Daha Sık Huşu Duygusu Yaşıyor?
Yapılan araştırmalar, karakter özelliği olarak yeni deneyimlere daha açık olan insanların huşu duygusu hissetme ve bu duyguyu ifade etme ihtimallerinin daha yüksek olduğunu gösteriyor. Mesela bu insanların müzik dinlerken tüylerinin diken diken olma olasılığının daha yüksek olduğu bulunuyor (McCrae, 2007; Nusbaum & Silvia, 2011).
Bir başka çalışmada ise belirsizlikten rahatsız olan, sürprizlerle karşılaşmaktan hoşlanmayan kişilerin huşu deneyimleme olasılıklarının daha düşük olduğunu buluyor (Shiota ve ark., 2007). Bu da huşu deneyimleyen kişilerin şimdiye dek doğru bildiklerini sorgulama konusunda daha rahat olduklarını düşündürüyor.
Bilgelik seviyesi yüksek olan insanların da daha sık huşu duygusu deneyimledikleri görülüyor. Bu durumun bilge insanların belirsizliği daha kolay tolere etmelerinden ve hatalarından ders çıkarma konusunda daha başarılı olmalarından kaynaklandığı düşünülüyor. İnsan ömrü boyunca hiçbir zaman her şeyi bilmesinin mümkün olmadığı inancına sahip olduğunda onu şaşırtacak şeylerle karşılaşmaya daha açık olabiliyor da diyebiliriz bence.
Almanya’da yapılan bir araştırmada da güzelliği takdir eden; öğrenmeyi seven; minnet duygusu güçlü, dindar ve yaratıcı olan insanların daha sık huşu duygusu hissettiği görülüyor (Güsewell & Ruch, 2012). Ama elbette yapılan araştırmalar bu özelliklerle huşu duygusu hissetmenin arasındaki sebep sonuç ilişkisini ortaya koymuyor.
Huşu Duygusunun Psikolojik ve Fizyolojik Etkileri
Huşu deneyimleri beraberinde bir dizi fizyolojik, psikolojik ve sosyal etki de getirebiliyor. Örneğin, huşu duygusuna kalp atış hızındaki değişiklikler ve tüylerin diken diken olması hissi eşlik edebiliyor. Hatta insanlar huşu duygusu uyandıran görsellere baktıklarında sinir sistemlerindeki parasempatik aktivitenin arttığı, sempatik aktivitenin ise azaldığı görülüyor (Shiota et al., 2011). Yani huşu deneyimleri sırasında sinir sistemimiz gevşiyor. Bu durum elbette tehdit temelli huşu duygusunda değil de daha çok doğadayken hissettiğimiz güzellik temelli huşu duygusunda yaşanıyor. Bunlar huşu deneyimlerinin kısa süreli etkilerine örnek olarak verilebilecekken sık sık huşu duygusu hisseden kişilerin uzun zaman içinde sağlıklarının olumlu etkilendiği de görülüyor (Stellar et al., 2015).
Psikolojik etkilere gelecek olursak huşu duygusunun odağımızı kaygılarımızdan uzaklaştırdığı görülüyor. Huşu deneyimleri, modumuzu yükseltiyor ve iyilik halimizi artırıyor. Burada minik bir parantez açacağım: bir araştırma bu etkinin öz saygı seviyesi yüksek insanlarda görülüğünü, öz saygısı düşük olan insanların aynı olumlu etkiyi yaşamadığını gösteriyor (Hornsey et al., 2018). Bu bulgunun öz saygısı düşük insanların gördükleri şeyleri daha olumsuz bir bakış açısıyla değerlendirmelerinden kaynaklanıyor olabileceği düşünülüyor.
Şaşırtıcı olmasa gerek, huşu duygusunu daha sık hissedenlerin yaşam memnuniyetinin daha yüksek olduğu görülüyor. Burada tabii ki bir tavuk-yumurta ilişkisinin varlığından söz edebiliriz. Huşu duygusu insana iyi gelebilirken bir yandan da zaten iyi hissederken böyle deneyimlere daha açık olabiliyoruz. Ama yapılan bir araştırma, katılımcıların huşu duygusu uyandıran bir video izlediğinde bildirdikleri yaşam memnuniyeti seviyelerinin kısa süreli de olsa arttığını gösteriyor (Rudd et al., 2012). Yani belki bir sebep-sonuç ilişkisinden söz etmek bile mümkün olabilir.
Bir yandan da huşu deneyiminde kendimizi karşımızdaki uyarandan küçük hissettiğimiz görülüyor ki bu durum alçakgönüllülük seviyemizin artmasına neden olabiliyor. Buna ek olarak daha nazik ve cömert olduğumuz da görülüyor. Belki bunlarla ilgilidir, belki de değildir bilinmez ama huşu duygusunu hissettiğimizde kendimizi etrafımızdaki insanlara, hatta insanlığa daha ait ve daha bağlı hissediyoruz. Bireysellik hissimiz azalıyor ve bir topluluğun parçasıymış gibi hissediyoruz. Hatta huşu duygusunun materyalizmi azalttığı ve huşu hissedenlerin paraya daha az önem verdiğini belirttiği görülüyor. Bu bulgunun huşunun insanı gündelik kaygılardan uzaklaştırmasıyla da ilgisi olabileceği düşünülüyor.
Bu kadar olumlu etkiler saydık, hadi şimdi bu duyguyu nasıl yakalayabileceğimize odaklanalım!
Huşu Duygusunun Geliştirilmesi İçin Öneriler
Huşu duygusunu daha sık deneyimlemek için kendimizi doğaya atmamız gerekiyor. Bu orman yürüyüşlerine de benzeyebilir, şehrin içindeki bir parktaki canlılara odaklanarak yürümeye de. Bir kelebeğin yanımızdan geçişini dikkatle, heyecanla ve hayretle izleyerek de huşu duygusunu deneyimleyebiliriz. İlle doğaya çıkmak şeklinde olmasa da rutinini biraz kırmak, yeni deneyimlere açık olmak; mesela işe her zaman yürümediğin bir rotadan gitmek, seyahat etmek ya da değişik aktiviteler denemek de huşu deneyimlerini artırabilir. Özellikle toplum faydasına olan gönüllülük faaliyetlerine katılmak insana daha büyük bir amaca hizmet ettiğini hissettirerek huşu duygusu uyandırabiliyor.
Pek doğa insanı değilsen doğa belgeselleri izleyebilir ya da hayret verici başarılara sahip insanları anlatan kitaplar okuyabilirsin. Benim izlediğimde buna benzer bir duygu hissettiğimi hatırladığım bir sürü animasyon filmi var. Bunlardan biri kısa bir film olan Lava. Arkasında derin bir anlam yatan animasyon filmleri beni oldum olası büyülemiştir.
Animasyon filmi demişken çocuklarla vakit geçirmenin de insanda yer yer hayranlık duygusu uyandırdığını söyleyebiliriz. Onların gelişimini fark etmek, etraflarına nasıl da merakla ve saf duygularla yaklaştıklarını görmek bambaşka hislere yol açabiliyor.
Son olarak mindfulness diye de bilinen bilinçli farkındalık uygulamaları yapmak da insanda huşu duygusu uyandırabiliyor. Anı yaşamamızı ve anın tadını çıkarmamızı sağlayan bu uygulamalar arasında benim en çok huşu deneyimlememi sağlayanlar kuru üzüm egzersizi ve yoga derslerinin genellikle sonunda yer alan Savasana pozisyonunda kalmak oluyor.
Kaynaklar
Allen, S. (2018). The Science of Awe. Retrieved from https://ggsc.berkeley.edu/images/uploads/GGSC-JTF_White_Paper-Awe_FINAL.pdf
Güsewell, A., & Ruch, W. (2012). Are only Emotional Strengths Emotional? Character Strengths and Disposition to Positive Emotions. Applied Psychology: Health and Well-Being, 4(2), 218–239. https://doi.org/10.1111/j.1758-0854.2012.01070.x
Hornsey, M. J., Faulkner, C., Crimston, D., Moreton, S., & Emerson, R. W. (2018). A microscopic dot on a microscopic dot: Self-esteem buffers the negative effects of exposure to the enormity of the universe. Journal of Experimental Social Psychology, 76(August 2017), 198–207. https://doi.org/10.1016/j.jesp.2018.02.009
McCrae, R. R. (2007). Aesthetic chills as a universal marker of openness to experience. Motivation and Emotion, 31(1), 5–11. https://doi.org/10.1007/s11031-007-9053-1
Nusbaum, E. C., & Silvia, P. J. (2011). Shivers and timbres: Personality and the experience of chills from music. Social Psychological and Personality Science, 2(2), 199–204. https://doi.org/10.1177/1948550610386810
Piff, P. K., Dietze, P., Feinberg, M., Stancato, D. M., & Keltner, D. (2015). Awe, the small self, and prosocial behavior. Journal of Personality and Social Psychology, 108(6), 883–899. https://doi.org/10.1037/pspi0000018
Rudd, M., Vohs, K. D., & Aaker, J. (2012). Awe Expands People’s Perception of Time, Alters Decision Making, and Enhances Well-Being. Psychological Science, 23(10), 1130–1136. https://doi.org/10.1177/0956797612438731
Shiota, M. N., Keltner, D. J., & Mossman, A. (2007). The nature of awe: Elicitors, appraisals, and effects on self-concept. Cognition and Emotion, 21(5), 944–963. https://doi.org/10.1080/02699930600923668
Shiota, M. N., Neufeld, S. L., Yeung, W. H., Moser, S. E., & Perea, E. F. (2011). Feeling Good: Autonomic Nervous System Responding in Five Positive Emotions. Emotion, 11(6), 1368–1378. https://doi.org/10.1037/a0024278
Stellar, J. E., John-Henderson, N., Anderson, C. L., Gordon, A. M., McNeil, G. D., & Keltner, D. J. (2015). Positive affect and markers of inflammation: discrete positive emotions predict lower levels of inflammatory cytokines. Emotion (Washington, D.C.)